entry'ler (84)

bir çıkar gözetmeksizin sizi seven kadın

Sizi sevmekten vazgeçtiği an kıymetini anlayacağınız kadındır.

Atalarımız boşuna deveyi diken insanı dürten dememiş.

nickinizin bir alt versiyonunu yazın

Pembe çay bardağı

(bkz: neden olmasın)

hayata dair iç burkan detaylar

Sizin en düşkün halinize dahi muhtaç olan insanların varlığını bilmek.

Yalnızca maddi değil ruhsal anlamda da en dip dediğim noktanın bazıları için kurtuluş noktası olabilme ihtimali hem yaşadıklarım ve isyanim için hem de zor durumda olan insanlar için içimde büyük bir burukluk hissetmeme neden olur.

yazarların öleceğini düşündüğü yaş

65 ya da trafik kazası sonucu 38.

Sipariş verebiliyorsak 50 yıl kafi.

babaya kanka diye hitap etmek

Yeterince arkadaş edinip onlara kanka hitabını kullanabileceginin fakat yalnızca bir tane babası olduğunun bilincinde olan kişilerin yapmayacağı davranış.

çok seversek o da bizi sever mi

Gerçek sevginin artışı oranında önemini bir o kadar kaybeden soru.

Çok severseniz mutlu olsun istersiniz. Sevginin karşılık beklenilen türü, gerçek ve dolu dolu bir sevginin tanımı olmasa gerek.

kimseye güvenmemek

Geç iyileşmesine rağmen çok fazla yaralanmış insanların tekrar zarar görmemek adına geliştirdiği savunma mekanizmasıdır.

hiç geçmeyen üzüntü

En derinleri kendine yer eden kalp kırıklarının her batışında hissedilen acıdır.

babanın takdirini kazanmaya çalışmak

Anlamsızdır.

Küçük bir çocukken düz çizgi çizdiğiniz için ya da şu an çok basit gözüken okuma-yazma öğrenme becerinizi kazanırken bununla bile mutlu olabilen aile, yeri geldiğinde akraba ziyaretlerinde bizim kız/oğlan da okuma yazmayı çözdü amcası diyen baba, eğer siz büyüdükten sonra da aynı hevesle başarılarınızı -sizin başarı saydıklarınızı- takdir etmiyor ve bununla kıvanç duymuyorsa sorun sizde değildir. Zaten küçük yaşınızda da çizgi çizebilmenin "başarı" sayıldığını ailenizden öğrenmişsinizdir. Sanmiyorum ki önüne çizgi çalışması kitabı vb. bir şey konulduğunda çocuk bunu kazanılacak bir savaş gibi görsün.

Baba figürü başarının sınırlarını kendi kafasında sürekli degistirir. Her seferinde daha fazlasını bekler ve bunun sonu kati suretle gelmez. Çünkü çocuğunun nasıl o istediği için, yap dediği için, yapılması gereken bir sey olduğu için öğrettiği düz çizgi meselesini hallettiğini gördüyse, yeni başarı balonlarını da bir bir patlatmasını bekler.

Sırf tebriğini duymak için çıktığınız her bir basamağı bir sure sonra zaten zorunluluk olarak görmeye başlayacağı için, siz o basamakları çıkmaktan vazgeçtiğiniz an eleştiri oklarının da kurbanı olursunuz. Hatta ve hatta beceriksiz, niteliksiz, nankör vb. sıfatlarla yaftalanmanız da olası...

Kişi aslında bu noktayı farkettiği an ayakları yerine basmaya başlıyor bence. Ailenin takdirini kazanmak için çabalamanıza gerek yok, takdir etmek isteyen aile zaten ufacık bir sebep dahi bulur ve sizi mutlu eder. Hatta yeri gelir yalnızca siz mutlu olun diye dahi başarısızlığınızı bile takdir eder ki ayağa kalkıp tekrar başarı basamaklarını çıkmaya başlayın. Başarınız için güç olur eger isterse.

Aksi halde ise istediğiniz kadar fedakarlıkta bulunun, aferin kelimesi duyduklarınız arasında asla olmayacaktır.

insan kendi kendini takdir edebilmeli, gece yatağa başını koyduğunda yaptıkları için mutlu olabilmeli. Gerisi olmuyorsa da bunun için yormamalı kendini, kendi doğruları için harcamalı kalan gücünü.

kendi kendine yetebilen bir insan olmak

Mecburiyetten doğuyorsa ve her ne kadar kendine yettiğini düşünse de, insan buna mecbur kaldığı için eksik hisseder.

Düştüğünde her seferinde hem kendini kaldırmak hem de yerden kalkmak için çaba harcar. Kalktığında hem tekrar düşmemekten, hem de buna ihtimal verebilecek her olasılıktan kendini korumaya çalışır.

Hayal kurarken yalnızdır. Kurduğu hayaller yıkıldığında da fakat tekrar hayal kuracak gücü de yine kendi başına toplar.

insan kendi kendine yeter de, kendi içindekine yetebilir mi, içindeki uçsuz bucaksız boşluğu yalnız kendisiyle doldurabilir mi bilinmez.

ihiyacım yok ki dediği anda içinden gelen o cılız sesin aslında yalnız kalmak istemediğini söylediği anla yüzleşmesi zor olur insanın.

En güçlü durduğu anda içindeki karanlıkta kaybolup kimsenin onu aramaya gelmeyeceğini bilmek ağırına gider. Karanlıkta kendi kendini arar, bulur. Belki de tekrar aynı karanlığa kendisini iter.

Artık öylesine güçlüdür ki imdat çılgınlığına yine yalnız kendisi kulak verir. Çığlığın da kendisine ait olduğunu unuturcasına...

akşamları ailesiyle mandalina soyup yiyen kız

Aynı zamanda bıçağın ucuyla elma da uzatan kızdır.

ilk buluşmada sorulmaması gereken sorular

Sağlıklı bir iletişim kurulması açısından dikkat edilmesi gereken sorulardır.

"En son ilişkin ne zaman ve neden bitti?" Sorusu bana göre başı çeker. Geçmişle ilgilenen birinin geleceğe sağlam bir adım atabileceğini sanmıyorum.

kızların çok sevdiği dandik filmler

Cueless.

Alicia Silverstone'un oynadığı Cher karakteri çok şapşalsın ve film komple klişe ama arkadaşlarımla oturup izlediğimiz her seferde tekrar seni seviyoruz. ne diyebilirim ki...

evden dışarı çıkmayı sevmeyen insan

Evinde huzurlu bir atmosfere sahip insandır. Çünkü aksi durumda insan nereye kaçacağını şaşırıyor.

ilişkiyi bitme noktasına getiren şeyler

Aradaki saygıyı kaybetmek.

Saygı bittikten sonra zaten ne olursa olsun toparlamak pek kolay olmuyor.

bitmiş bir aşk

Yarım kalmış bir aşktan daha iyi olandır.

yaşıtların birer birer evlenmesi

Yaşıtlar yirmibeş yaşından küçükse, aptal olduklarına kanaat getirebileceğiniz durum.

dünyanın en samimiyetsiz cümlesi

Biraz daha oturun saat erken.

bursa

Uzak kaldığımda deli gibi özlediğim fakat yaşarken de bir o kadar nefret ettiğim şehrim.

Anasını ağlattınız şehrin. uzaktayken de çocukluk anılarımdaki şehri özlüyorum, güncel halini değil.

saat tıkırtısı

Odamda asla duvar saati bulunduramama sebebimdir.